Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından her ay düzenli olarak açıklanan enflasyon rakamları, geçtiğimiz ay için de belli oldu. Yılın ilk enflasyon rakamlarını ocak ayının sona ermesiyle birlikte ölçen TÜİK, geçtiğimiz gün enflasyon rakamlarını kamuoyu ile paylaştı. 3 Şubat 2023 tarihinde açıklanan Ocak 2023 enflasyon rakamlarına göre, aylık bazda enflasyon yüzde 6,65 olarak gerçekleşti. TÜİK, yıllık bazdaki enflasyon rakamlarını da gözler önüne serdi.
Enflasyona ilişkin pek çok ölçüm gerçekleştiren TÜİK, yıllık bazdaki enflasyon rakamlarını da açıkladı. Bu ay ile birlikte enflasyonda bir gerileme yaşandığı görülürken; yıllık enflasyon yüzde 57,8 olarak gerçekleşti. Yıl sonu enflasyonunun 22,3 olarak tahmin etmiş olan Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB), aylık enflasyon rakamlarını da takip etmeye başladı. Tüm bunların yanı sıra TÜFE, aylık bazda dokuz ayın en yüksek seviyesine çıkarken; yıllık bazda 11 ayın en düşük seviyesine gerilemesiyle verilerin en çok dikkat çekeni oldu. Bu nedenle uzmanlardan da arka arkaya açıklama gelmey6e başladı.
“GERİLEMENİN NEDENİ BAZ ETKİSİ”
Enflasyon rakamlarındaki artışa rağmen, yıllık enflasyondaki düşüşe dikkat çeken ilk isim Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi, Ekonomist Doç. Dr. Atilla Çifter oldu. Aylık fiyatlarda yüksek artışa rağmen hem tüketici hem de üretici enflasyonunda yıllık olarak gerilemenin olmasının olağan karşılanması gerektiğini bildiren Doç. Dr. Çifter, bunun nedeni olarak ise baz etkisine işaret etti. İstanbul Ticaret Odası’nın (İTO) da ‘İstanbul Ücretliler Geçinme Endeksi’ni aylık yüzde 5,94 olarak bulduğunu hatırlatan Doç. Dr. Çifter, ‘Toptan Eşya Fiyat Endeksi’nin ise aylık 5,53 olarak açıkladığına dikkat çekti.
Bunun anlamını da açıklayan Doç. Dr. Çifter, TÜFE’de fiyat gerilemesinin yaşandığı tek grup eksinin yüzde 1,53 ile giyim ve ayakkabı olduğunu hatırlatan Doç. Dr. Çifter, rakamların birbirini doğruladığını bildirdi.
“PARA VE MALİYE POLİTİKALARINA DÖNÜŞ GEREKİYOR”
Düşüşün etkinin kesinlikle bazdan kaynaklandığına vurgu yapan Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi, Ekonomist Doç. Dr. Atilla Çifter, en çok artışın ise sağlık grubunda olduğuna dikkat çekti. Bunun için sabit kur üzerinden ödemenin getirdiği bir etki diyen Doç. Dr. Çifter, bu politikanın enflasyon üzerinde artıcı etken olduğunun altını çizdi.
Doç. Dr. Çifter, açıklamalarının devamında ise; “Enflasyon ile mücadelede para ve maliye politikalarına dönüş gerekiyor. Merkez Bankası’nın düşük politika faizi ısrarı enflasyonun en önemli silahını etkisiz kılarken, parasal genişleme uygulamaları enflasyon ile mücadelede maliye politikasını etkisizleştiriyor” ifadelerini kullandı.
“YÜZDE 2 ENFLASYON HEDEFİYLE TUTARLI”
Enflasyon rakamlarına ilişkin konuşan bir başka isim Prof. Dr. Işın Çelebi oldu. Amerikan Merkez Bankası FED’in aldığı faiz kararını değerlendiren Prof. Dr. Çelebi, Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) yüzde 2 enflasyon hedeflediklerini hatırlatarak, bu hamlenin hedefe uygun olduğunu bildirdi. FED Başkanı Powel’ın enflasyonla mücadeleyi birinci öncelik olarak ele aldığına dikkat çeken Prof. Dr. Çelebi, konuya ilişkin tespitler de gerçekleştirdi.
İş gücünde ve istihdamda da gelir artışını göz ardı etmeden FED’in karar alması halinde başarılı olunacağını bildiren Prof. Dr. Çelebi, konuya ilişkin tespitlerinde ise; “Dezenflasyonist politikalara devam etseler bile ekonomiyi resesyon sürecine girmeyecek dengeyi gözeterek, bu anlamda bir durgunluğa yol açmayacaklar” ifadelerini kullandı.
“TÜRKİYE’NİN SEKTÖREL BAZLI ANALİZE İHTİYACI VAR”
Ardından FED’in enflasyon analizini yaparken sektörel bazda analizlere önem vermesinden kaynaklı olarak enflasyon ile daha kolay mücadele edebildiğine dikkat çeken Prof. Dr. Işın Çelebi, Türkiye’nin de böyle bir modele ihtiyacı olduğunu bildirdi. Prof. Dr. Çelebi’nin konuya ilişkin açıklamalarında ise şu ifadeler yer aldı:
“FED’in, altı yedi sektörü analiz ederek, büyük ölçüde değerlendirmesinin temeline aldığı görülüyor. Bizim de Türkiye’de enflasyon değerlemesi yaparken, bu sektörel bazdaki değerlendirmeyi yapmamız gerekir. Genel Toptan Eşya Fiyatları Endeksini ve Üretici Fiyat Endeksi’nin değerlendirirken ki, üretici Fiyat Endeksleri maliyet enflasyonunu ortaya koyuyor, bizim mutlaka gıda sektörünü, ulaştırmayı sektör bazında fiyat artışlarının ne noktada olduğunu analiz etmemiz gerekiyor. Çünkü gıda, direk insanların alım gücünü ve hayat standartlarını etkiliyor. Örneğin gıda da yıllık artış yüzde 70’ler düzeyinde, ulaştırmada ise yüzde 24 olmuş. Türkiye’nin de bu sektörel bazda analizlere önem veren, enflasyonla mücadele programına ihtiyacı var.”